-
1 geri ödemek
v. pay back, refund, reimburse, replace -
2 geri ödemek
"to pay back, to repay; to refund; to reimburse" -
3 geri
geri wieder; zurück, zurück-, Rück-; rückwärts; fig rückständig; veraltet; Raum m hinter z.B. dem Haus; hintere(r) Teil; Hinter-; (das) Übrige; Steiß m, Bürzel m der Vögel; fig Folge f, Ausgang m einer Sache;geri adam rückständige(r) Mensch; Reaktionär m;-i geri almak zurücknehmen (a Wort); Befehl, Truppen zurückziehen; Auto zurückfahren, zurücknehmen; Botschafter zurückberufen; Stadt zurückerobern; Uhr zurückstellen;geri basmak Rückwärtsgang einschalten; rückwärts zurückgehen;geri çağırma Rückberufung f;geri çekilmek sich zurückziehen; sich heraushalten (-den aus D);geri çevirme Absage f; Ablehnung f einer Bitte;-i geri çevirmek zurückschicken; fig zurückweisen, ablehnen;geriye dön! MIL kehrt!;geri dönmek sich umwenden; zurückkehren;geri durmak sich heraushalten (-den aus D); sich scheuen (- mekten zu …);geri geri çekilmek sich rückwärts entfernen, zurückgehen;geri göndermek zurückschicken;geri hizmet MIL Versorgungsdienst m;geri kafalı rückständig; reaktionär;geri kalmamak nicht zurückbleiben (-den hinter D); nicht versäumen, zu …;geri kalmış zurückgeblieben, rückständig;geri kalmışlık Rückständigkeit f;geri ko(y)mamak (es) nicht versäumen (zu …), alles daransetzen;geri ödemek zurückzahlen;geri olmak fig auf einem Gebiet nicht ganz zu Hause sein;geri planda hinten, im Hintergrund (a fig);geri satın alma hakkı Rückkaufsrecht n;geri(ye) tepme Rückstoß m der Waffe;-i geri vermek zurückgeben (A);geri vites Auto Rückwärtsgang m;geri yol Rückweg m;geri zekâlı fam geistig zurückgeblieben;şimdiden geri von nun an; postp -in gerisinde hinter (D);-in gerisinden hinter … (D) hervor;-in gerisine hinter (A) -
4 terugbetalen
geri ödemek [-er] v -
5 zurückzahlen
geri ödemek -
6 pay back
geri ödemek, geri vermek, acısını çıkarmak, öç almak* * *geri öde* * *1) (to give back (to someone something that one has borrowed): I'll pay you back as soon as I can.) borcunu ödemek, geri vermek2) (to punish: I'll pay you back for that!) cezalandırmak -
7 refund
n. para iadesi, geri ödeme————————v. iade yapmak, yeniden sermaye sağlamak, geri ödemek, geri vermek (para)* * *1. geri ver (v.) 2. geri verme (n.)* * *1. verb(to pay back: When the concert was cancelled, the people who had bought tickets had their money refunded.) geri vermek, iade etmek2. noun(the paying back of money: They demanded a refund.) geri ödeme, para iadesi -
8 reimburse
v. geri ödemek, zararını karşılamak, masraflarını karşılamak, tazminat vermek* * *geri öde -
9 rembourser
-
10 replace
v. yerine koymak, değiştirmek, yenisiyle değiştirmek, yerine geçmek, yerini almak, yerini tutmak, geri ödemek, yerine bakmak, vekâlet etmek, ahizeyi yerine koymak* * *yerine koy* * *[rə'pleis]1) (to put, use etc (a person, thing etc), or to be put, used etc, in place of another: I must replace that broken lock; He replaced the cup he broke with a new one; Cars have replaced horses as the normal means of transport.) değiştirmek2) (to put (something) back where it was: Please replace the books on the shelves.) yerine koymak•- replacement -
11 amortisieren
amortisieren v/t <o ge-, h> itfa etmek, geri ödemek, amorti etmek -
12 erstatten
Anzeige erstatten gegen hakkında şikayette ( oder suç duyurusunda) bulunmak;Bericht erstatten rapor vermek -
13 rückvergüten
rückvergüten v/t <o ge-, h> geri ödemek -
14 tilgen
-
15 zurückzahlen
zurückzahlen v/t <-ge-, h> geri ödemek; fig -den öç almak -
16 rückvergüten
rückvergüten*vt wirtsch geri ödemek -
17 zurückzahlen
zurück|zahlenvt geri ödemek;das werd' ich ihm \zurückzahlen! ( fam) bunu ona ödeteceğim!, alacağı olsun! -
18 erstatten
geri vermekkarşılamaktazminat ödemek -
19 payer
-
20 repay
v. geri vermek, ödemek, aynen iade etmek, altında kalmamak, karşılık vermek, telâfi etmek* * *öde* * *[ri'pei]past tense, past participle - repaid; verb(to pay back: When are you going to repay the money you borrowed?; I must find a way of repaying his kindness / repaying him for his kindness.) ödemek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
sandık — is., ğı, Ar. ṣandūḳ 1) İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası Köhne kitap sandıklarının başında kendi sahiplerinden başka kimseler görünmüyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Meyve, sebze koymaya yarayan, tahta veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ödeme — is. Ödemek işi, tediye Birleşik Sözler ödeme emri ödeme kartı geri ödeme ön ödeme yan ödeme … Çağatay Osmanlı Sözlük